Gez Dünyayı Gör Konya'yı demiş atalar. Güzel de söylemişler ama herkes için geçerli olmuyor işte. Baktık Dünyayı gezmeyi beklesek çook uzar bu iş gidip gördük Konya'yı.
Anadolu için medeniyetler beşiği denir. Konya milattan önce Hititlerden başlayarak günümüze kadar 11 büyük medeniyete tanık olmuş güzel şehirlerimizden. Asırlarca yerleşim merkeziymiş ama müslümanlar için en popüler olduğu dönem Selçuklu dönemiyle başlamış.
Hal böyle oluncada Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzide örneklerini saklamış koynunda büyük bir özenle bugüne dek.
Benim vaktim çok kısıtlıydı. Ama hayatın her anı bize bir derstir. Buradan aldığım ders; Konya 36 saatte gezilecek ve doyulacak bir şehir değil. Benim için ülkenin her yanı birdir doğudan batıya. Ama bazı şehirler içerdikleri tarih dokusuyla bir adım öndedirler gönlümde. Ki Konya da bunlardan biri. Yani Konyalılar rahatlıkla " Övünmek gibi olmasın ama Konyalıyım" diyebilirler.
Yine 36 saatte bir şehrin halkının tüm karakterine vakıf olamıyorsunuz. Lakin oldukça temiz bir şehir. Sokaklar bal dök yala cinsinden. Özellikle umuma açık parklar da tertemiz. Aaaa o belediyeden derseniz cık o iş öyle değil. Belediye yapar halk kıymetini bilmez buradan süpürürler oradan çöp atarlar.Oldukça geniş bir alana konuşlanmış şehirde vaktim dar olduğundan mı bilemem ama çarpık şehirleşme gözüme çarpmadı. Şehrin manevi havasıyla ruhunuz, ıhlamur ağaçlarının kokusuylada bedeniniz dinleniyor sanki. Ihlamur ağaaçlarının kokusu adeta şehirle bütünleşmişti.
Aileler genelde serinlik açısından yazın deniz kenarı veya yaylalık yerleri tercih ederler tatil için. Ama benden tavsiye imkan bulur bulmaz bu muhteşem şehri gezmelisiniz benim ki kadar kısa süreli olsada. Çünkü ne kadar korunmaya çalışılsa da bazen eski dokunun kaybolduğu eserler oluyor. Gelelim minik gezimize;
Konya dediğimizde aklımıza Mevlana Hazretleri gelir ki ilk durak orası olmalı;
Hal böyle oluncada Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin en güzide örneklerini saklamış koynunda büyük bir özenle bugüne dek.
Benim vaktim çok kısıtlıydı. Ama hayatın her anı bize bir derstir. Buradan aldığım ders; Konya 36 saatte gezilecek ve doyulacak bir şehir değil. Benim için ülkenin her yanı birdir doğudan batıya. Ama bazı şehirler içerdikleri tarih dokusuyla bir adım öndedirler gönlümde. Ki Konya da bunlardan biri. Yani Konyalılar rahatlıkla " Övünmek gibi olmasın ama Konyalıyım" diyebilirler.
Yine 36 saatte bir şehrin halkının tüm karakterine vakıf olamıyorsunuz. Lakin oldukça temiz bir şehir. Sokaklar bal dök yala cinsinden. Özellikle umuma açık parklar da tertemiz. Aaaa o belediyeden derseniz cık o iş öyle değil. Belediye yapar halk kıymetini bilmez buradan süpürürler oradan çöp atarlar.Oldukça geniş bir alana konuşlanmış şehirde vaktim dar olduğundan mı bilemem ama çarpık şehirleşme gözüme çarpmadı. Şehrin manevi havasıyla ruhunuz, ıhlamur ağaçlarının kokusuylada bedeniniz dinleniyor sanki. Ihlamur ağaaçlarının kokusu adeta şehirle bütünleşmişti.
Aileler genelde serinlik açısından yazın deniz kenarı veya yaylalık yerleri tercih ederler tatil için. Ama benden tavsiye imkan bulur bulmaz bu muhteşem şehri gezmelisiniz benim ki kadar kısa süreli olsada. Çünkü ne kadar korunmaya çalışılsa da bazen eski dokunun kaybolduğu eserler oluyor. Gelelim minik gezimize;
Konya dediğimizde aklımıza Mevlana Hazretleri gelir ki ilk durak orası olmalı;
Bizim birçok kıymetli eserimizin çalınarak veya alınarak yurtdışında müzelere gittiği malumunuz. Ama bu aralar bu işi Mevlana Hazretlerinin sözlerinde de görüyoruz. "Sesini değil sözünü yükseltmeli insan zira yağmurlardır yaprakları büyüten, gök gürültüleri değil!" sözünü nette isteyen Mevlanadan diyerek paylaşıyor, isteyen William Shakespeare sözü olarak.
"Gel, ne olursan ol yine gel" rubaisinin de Ebu Said Ebul Hayr'a ait olduğu iddia edildiği için mi yoksa benim gittiğim vakitten mi bilemem ama türbe beklediğimden sakindi. Akın akın ziyaretçi gitmesini umuyorum.
Manevi bir havanın hakim olduğu türbede her vakit mi öyledir bilemem ama arka fondan bir ney sesi geliyor devamlı. Bize küçüklüğümüzde mezarlığın önünden geçerken şarkı söyleme evladım çarpılırsın derdi aile büyüklerimiz. Bu şarkı sayılmıyorsa demek..
Türbenin içindeki müzedeki en büyük ve en küçük Kuran-ı Kerimler
Mevlana Hazretlerini ziyaret edip onun sevdiği dostu Şems-i Tebrizi Hazretlerini unutmak mümkün değil.
Sadreddin Konevi Hazretleri
Dile gelmiş çeşmeler
Selçuklu Sultanlarının kabirlerinin bulunduğu Alaeddin Tepesinde onarım devam ediyormuş. Sadece camiye girebildik.
Muhteşem çiniler,
Çivisiz ve ahşaptan geçme usulü yapılan mimber
Kenarlarına ahşap oyularak Ayet-i Kerimeler işlenmiş
Yeni yapılan İslam Kültür Merkezi
İstiklal Harbi Şehitler Abidesi
Kısıtlı zamanda görebildiklerimizdi. Ölmeden görülecekler listesi yapılıyor ya son zamanlarda, bu listenize Konyayı ve Mevlana Hazretlerini eklemelisiniz. Konyaya özel yenilecek ve içilecek bir menü vardır mutlaka. Bunları ne arayacak ne tadacak zaman vardı. Elimizde Mevlana şekerlerimizle dönüş yoluna geçtik.
detaylı bir yazı olmuş, sitenizde çok güzel tebrik ederim :)
YanıtlaSilBende bir kere gitme şansı yakalamıştım Konya'ya.O zaman çok fazla gezebilme fırsatım olmamıştı ve bu yüzden hep içimde kaldı.Sizde çok güzel fotoğraflar yüklemişsiniz.Bu resimleri gördükten sonra ilk fırsatta yeniden gitme isteği uyandı içimde teşekür ederim...
YanıtlaSil