Yaraların mevsimi ayı yoktur. Bir bakarsınız çıkıvermiş. Deva olsun diye elinize ne gelirse sürerseniz yarayı daha da azdırırsınız. İçinize bir yara düşmüşse onu ya kamil bir insan ya da o yarayı yaşayan bilir. Yaraları aynı olanlar birbirlerine aynı derin acıyla bakarlar. Sızıları aynıdır zira.
Bir o kadar da zordur kendi yarası sızlarken başka birine yarasını sormak... Ama bir kez kurulmuştur yara kardeşliği. Haklarına riayet lazım.
Bu hastalıkta hasta yakınının en zor günlerinden biri hastasını ilk tedaviye götürdüğü gündür sanırım.
Kapıda hastalığın adıyla yüzleşirsiniz, içerde hastalığın yüz çeşitiyle. Hasta yakınlarının gözünde hep aynı korku vardır; Acaba işe yarar mı?
Hastanız içerde tedavisini alırken siz yara kardeşliğine başlarsınız.
- Sizinki ilk mi?
-Evet?
- Sizinki?
-2, 3 veya 5
- Neyiniz?
Sonrası sabır dileme, tavsiyeler... Gencecik bir anne;
- Çocuklarım çok umutlu diyor. Ardından ölürsek şehidiz cümlesi geliyor. Tabii diyor size en zor gelecek şey; Ayrılık acısı!
Az daha konuşsa ben zaten orada tedavi bekleyenlerden önce gideceğim haberi yok.
Sonra daha kaç kişinin hikayesini dinliyorum bilmiyorum. Beynim ambale oluyor, kulaklarım çınlıyor.
Ama yara aynı kiminde daha büyük, kiminde daha küçük.
Burada neşeli kahkahalar yok. Herkes sessiz sedasız iletişim kuruyor. Şuradan bir instagram paylaşımı yapayım diyen cıvık kişiler yok. Görüntülü telefon görüşmeleri yok. Sessiz sedasız bir bekleyiş var.
Zengin, fakir ayırımı da yok. Her gelir seviyesine bakış aynı herkes birbirini anlamaya azami gayret gösteriyor. Arkadaşlıklar kurmuşlar aralarında, birbirlerine yardımcı oluyorlar. Galiba en yabancı olan benim.
Ve geçecek bu yara diyorlar yara kardeşlerine... Allah büyük!
Süt kardeşim olmamıştı hiç. Kan kardeşliği çocuklukta olmuştur belki ama unutuldu. Yara kardeşliği unutulur şey değil. Aynı yarayla beraber kavruluyorsunuz... Allah merhem nasip etsin hepimize!
Bir o kadar da zordur kendi yarası sızlarken başka birine yarasını sormak... Ama bir kez kurulmuştur yara kardeşliği. Haklarına riayet lazım.
Bu hastalıkta hasta yakınının en zor günlerinden biri hastasını ilk tedaviye götürdüğü gündür sanırım.
Kapıda hastalığın adıyla yüzleşirsiniz, içerde hastalığın yüz çeşitiyle. Hasta yakınlarının gözünde hep aynı korku vardır; Acaba işe yarar mı?
Hastanız içerde tedavisini alırken siz yara kardeşliğine başlarsınız.
- Sizinki ilk mi?
-Evet?
- Sizinki?
-2, 3 veya 5
- Neyiniz?
Sonrası sabır dileme, tavsiyeler... Gencecik bir anne;
- Çocuklarım çok umutlu diyor. Ardından ölürsek şehidiz cümlesi geliyor. Tabii diyor size en zor gelecek şey; Ayrılık acısı!
Az daha konuşsa ben zaten orada tedavi bekleyenlerden önce gideceğim haberi yok.
Sonra daha kaç kişinin hikayesini dinliyorum bilmiyorum. Beynim ambale oluyor, kulaklarım çınlıyor.
Ama yara aynı kiminde daha büyük, kiminde daha küçük.
Burada neşeli kahkahalar yok. Herkes sessiz sedasız iletişim kuruyor. Şuradan bir instagram paylaşımı yapayım diyen cıvık kişiler yok. Görüntülü telefon görüşmeleri yok. Sessiz sedasız bir bekleyiş var.
Zengin, fakir ayırımı da yok. Her gelir seviyesine bakış aynı herkes birbirini anlamaya azami gayret gösteriyor. Arkadaşlıklar kurmuşlar aralarında, birbirlerine yardımcı oluyorlar. Galiba en yabancı olan benim.
Ve geçecek bu yara diyorlar yara kardeşlerine... Allah büyük!
Süt kardeşim olmamıştı hiç. Kan kardeşliği çocuklukta olmuştur belki ama unutuldu. Yara kardeşliği unutulur şey değil. Aynı yarayla beraber kavruluyorsunuz... Allah merhem nasip etsin hepimize!
Amin. Allah'ım tüm hastalarla birlikte anneciğini de şifa versin, siz sevenlerine sabırlar versin.
YanıtlaSil