Acının sizi vuruşunun bilmem kaçıncı gününde bir hastane kapısında yakınınızı bekliyorsunuz. İçerideki hastanız ise başına gelen bu acı işkenceden kurtulmayı bekliyor. Tedavi ağır olduğundan ilacı ağır ağır veriyorlar sanki. Bir şişe serum iki saatte gidiyor. Sonra bir başkası sonra daha başkası. Tedavisi biten yerinden kalkınca boşalan sanedalyeye yeni bir hasta uzanıyor. Pek boşluk olmuyor sanırım. Bir, iki, üç , dört, beşle bitmiyor pek bu gelişler en son konuştuğum hasta 28. tedavisine gelmiş. Buradaki insanlara baktığınızda gözlerde aynı acı, korku ve endişe dolu bekleyiş var. Acaba ailemle kalacak mıyım?
Acaba buraya kaç kez gelmem gerekecek? Acaba bu hasta neden halsiz, bende onun gibi olacak mıyım? Saçım gitti kaşım kalır mı?
Her bakışda ve gözde ayrı yorgunluk var. Kimbilir neleri ertelemiş, nelerden feragat etmişler sonra yaparım düşüncesiyle. Şimdi ise o erteledikleri ve ıskaladıkları tüm şeyleri yaşamak ümidiyle bakıyorlar ilacın gittiği kollarına.
Birbirlerine beslenme ve alternatif tıbba dair bilgiler veriyorlar. Güçlü olmalarını öneriyorlar. Savaşları kanlarına, canlarına giren hain hastalıkla. Falanın dedikodusu filanın lüksü konuşulmuyor. Birinin serumu damardan çıkınca diğeri üzülüyor. Buradaki hastaların birbirlerine hep dua ettiklerini söyleyebilim duruş ve fikirlerine aldırmadan.
Bazen ilacı alırken bünye kaldırmayıp reaksiyon gösteriyor. Rahatsızlık hissedince çalışan ekibe söylemelisiniz.
Hastanız tedavisini aldıktan sonra evinize gittiğinizde çıkan ateş sizi korkutuyor. Korkutmalı da.
Ateş ve kuru öksürükle başlayan rahatsızlığı küçümsemeden hastaneye gidiniz. Enfeksiyon başlangıcı olabilir. Annem de enfeksiyon iki aya yakın sürdü. Zaten zayıf olan bünyeye en ufak bir rahatsızlık ağır gelirken ağır bir enfeksiyon perişan ediyor.
Bu günlerde hastaneler size mekan oluyor. Acil servisler en yakın ikinci kapı. İyi doktorlar, iyi hemşireler, iyi bir şans ve bol dua lazım.
Notcuk;Yazma sebebim aynı derde düçar olanların belki biraz faydalanması ve belki bize de tavsiyeler bırakması. O yüzden devam edeceğim...
Acaba buraya kaç kez gelmem gerekecek? Acaba bu hasta neden halsiz, bende onun gibi olacak mıyım? Saçım gitti kaşım kalır mı?
Her bakışda ve gözde ayrı yorgunluk var. Kimbilir neleri ertelemiş, nelerden feragat etmişler sonra yaparım düşüncesiyle. Şimdi ise o erteledikleri ve ıskaladıkları tüm şeyleri yaşamak ümidiyle bakıyorlar ilacın gittiği kollarına.
Birbirlerine beslenme ve alternatif tıbba dair bilgiler veriyorlar. Güçlü olmalarını öneriyorlar. Savaşları kanlarına, canlarına giren hain hastalıkla. Falanın dedikodusu filanın lüksü konuşulmuyor. Birinin serumu damardan çıkınca diğeri üzülüyor. Buradaki hastaların birbirlerine hep dua ettiklerini söyleyebilim duruş ve fikirlerine aldırmadan.
Bazen ilacı alırken bünye kaldırmayıp reaksiyon gösteriyor. Rahatsızlık hissedince çalışan ekibe söylemelisiniz.
Ateş ve kuru öksürükle başlayan rahatsızlığı küçümsemeden hastaneye gidiniz. Enfeksiyon başlangıcı olabilir. Annem de enfeksiyon iki aya yakın sürdü. Zaten zayıf olan bünyeye en ufak bir rahatsızlık ağır gelirken ağır bir enfeksiyon perişan ediyor.
Bu günlerde hastaneler size mekan oluyor. Acil servisler en yakın ikinci kapı. İyi doktorlar, iyi hemşireler, iyi bir şans ve bol dua lazım.
Notcuk;Yazma sebebim aynı derde düçar olanların belki biraz faydalanması ve belki bize de tavsiyeler bırakması. O yüzden devam edeceğim...